Dar-ül harp, halkı Müslüman olup İslam emirlerinin devlet sisteminde rafa kalktığı yönetim biçimidir. Böyle bir durumda dikkat çekmesi açısından bir kavle göre Cuma namazı dahi farz değildir.
Hele şu yanı başımızda İslam coğrafyasının tam da kalbinde olup biten zulme bakın aman Allahım.
Çocuklar öldürülüyor,
Kadınlar öldürülüyor,
Yaşlılar öldürülüyor,
Basın mensupları öldürülüyor,
Camiler yıkılıyor,
Okullar yıkılıyor,
Hastaneler yıkılıyor,
Yetmiyor hayatta olan Gazze sakinlerine giden insani yardım Tırları engelleniyor. Açlıktan ve susuzluktan dünyanın gözü önünde ölümüne seyirci kalınıyor.
İşte buna dikkat çekmek için yapılacak önemli çalışmalardan biri de Hac ibadetini dondurmak olsa gerek.
Öyle bir Hacc düşünün ki,
Suudi kraliyetini eleştiremiyorsunuz,
İsrail ve Amerikaya yüksek sesle beddua edemiyorsunuz,
Fılistinin özgürlüğüne dua dahi edemiyorsunuz,
Pısırık gidip, pısırık dönüyorsunuz, bu tarz bir mümine yakışır mı?
Allah aşkına böyle bir Hacc, Hacc mıdır?
Bir ülkede İslami emirler askıya alınınca Dar-ül harp olduğunu için Cuma namazı dahi bir kavle göre farz olmaktan çıkıyorsa, bu kadar zulümde ileri giden bir dünya karşısında hiçbir şey yokmuş gibi Hacca gidilebilir mi?
*Salahaddin-i Eyyubi dönemi öncesindeki başı boşluk ve zulüm karşısından halkı uyandırmak için Kadı Ebu Suudun Oruç ayında çarşı pazarda yiyip/içerek Müslümanların dikkatini çekip hakkı anlattığını duymuş muydunuz?
İslam dünyası halklar düzeyinde;
Bağırıp çağırıyor,
İsrail mallarını boykot ediyor,
Elinden geldiği kadarıyla Filistine yardım gönderiliyor.
Ama ne yazık ki İslam devletleri dediğimiz 57 İslam ülkesi buna karşı tedbir alamıyor, özellikle İsrailin komşu ülkeleri nerdeyse İsrail lehine savaşa girecekler.
Riyaddan gerçekleşen 8. İslam İşbirliği Teşkilatı 31 maddelik deklarasyonda 4 devlet, 5 maddeye itiraz etti, Suudi Arabistan, Bahreyn, Bileşik Arap Emirlikleri(BAE) ve Fas şerh koydu, şimdiye kadar yapılan en beklenen, en inandırıcı, en kapsayıcı toplantıydı. Yani eğer o dört devlet bu 5 maddeye hayır demeseydi, İsrailin bütün hava ve kara kapıları kapanmış olurdu.
O esnada yazdığım yazıdan şu kadarını sizinle paylaşmak isterim, incelerseniz sevinirim.
……………………….
“Suudi Arabistanın başkenti Riyadda oluşan İslam İşbirliği Teşkilatının 8.olağan üstü toplantısında Suudi Arabistan, Bileşik Arap emirlikleri(BAE), Fas ve Bahreyn can alıcı, önemli beş maddeye itiraz etti.
Reddettikleri maddeler şunlar.
1-İsraile mühimmat sağlamak için Amerikan askeri üslerinin kullanılmasının engellenmesi.
2-Diplomatik ve ekonomik ilişkilerin dondurulması.
3-Petrol kullanmakla İsraili tehdit etmek.
4-İsrail sivil havacılığının Arap hava sahasında engellenmesi
5-Gazzeye yönelik saldırının durdurulması talebinin iletilmesi amacıyla Arap Bakanlar Komitesi oluşturulması.
Söz konusu maddeler Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Fas, Bahreyn tarafından reddedildi.
Elbette ki 31 madde arasında önemi talepler vardı, ama bu beş madde İsraile ayar verecek tarzda önemli maddelerdi.
Birinci madde uygulansaydı, ülke olarak biz de İncirlik ve Kürecik üslerinden kurtulmuş olacaktık.
İkinci madde uygulansaydı, İsrailin ekonomisi hayli sarsıntı geçirecekti.
Üçüncü madde uygulansaydı, bir süre sonra tankları birer teneke yığını olarak orada burada çölün ortasında kalacaktı.
Dördüncü maddede olduğu gibi Arap hava sahası İsraile kapansaydı, İsrail nefes almakta zorlanacaktı.
Arap devletlerinden oluşan temsili heyet sesi gür olarak arabuluculuk yapacaklardı ve İsrail bu işin ciddiyetini anlayacaktı.
Bu elle tutulur maddeleri Yahudi sevici Suudi Arabistan ve marabaları tarafından reddedildi.
Yani dediler ki,
Biz İsraile petrol de satacağız,
Bizdeki üslerini de kapatmayacağız,
Alışverişimize de ilişkilerimize de devam edeceğiz,
Hava sahamızı da İsrail uçaklarına kapatmayacağız,
Öyle Arap bakanlardan oluşan bir heyet falan da kabul etmiyoruz.
Vay zalimler vay!”
…………………………..
Şimdi soruyorum Suudinin başını çektiği bu vurdum duymazlık karşısında Hacca gidip orada sessiz mi kalacaksınız?
İçinizden “evet” demek geliyorsa buyurun gidin!
Tercih sizin…