İHC Başkanı Kaya: “İlahi öğretiden ilham almayan insan hakları hayata huzur kandıramaz” dedi.
Eğil ilçesinde Nebi Elyesa A.İ.H.Lisesinde İnsan Hakları temalı bir sunum yapan İnsan Hakları Cemiyeti Başkanı Eyüphan Kaya özetle şunları paylaştı.
“Maalesef günümüzde İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük kavramları İslam hukukuna alternatif olarak sunuluyor.
Halbuki 124 bin peygamber, 313 resul ve 5 ulül azım(Büyük peygamber) vasıtasıyla yüce Allah insanlığa yol göstermiş, hangi usul ve esaslara göre insan yaşarsa huzur bulabileceğini beyan etmiştir.
Yeryüzünde Allahın hakimiyetini kabul etmeyen bir karanlık akıl var ve insanlığın aklını karıştırıyorlar. Bu örgüt Şeytana bağlı çalışıyor, biz inananlar ise meleyi alaya bağlıyız, eğer doğru düzgün yaşarsak onlar mağlup olmaya mahkumdurlar.

Nasıl ki bir örgüt Yasin Börü ve arkadaşlarının kanında boğulduysa, dünya ülkeleri de şu anda Gazzede boğuluyor. Hani bunların sık sık kullandıkları insan hakları ve demokrasi nerede kaldı?
Bizim asıl beyannamemiz Veda Hutbesidir. Bu hutbe insanlığın sorunlarına işaret ediyor, biz ise o nasihati dikkate almadığımız için sıkıntılar yaşıyoruz.
Ben insanım, ben Müslümanım diyen hiç biri “banan ne?” ya da “sana ne?” diyemez, çünkü bir hadisede iki taraf varsa biri Zalim diğeri ise Mazlumdur, Mazlumun yanında Zalimin karşısında durmak mecburiyetindeyiz.
Peygamberimiz (sav): “haksızlık karşısında sessiz duran dilsiz şeytandır” buyuruyor.
“Biri bir kötülük gördüyseniz, mümkünse eliyle ortadan kaldırsın, değilse diliyle yanlışlığını anlatsın, onu da yapamıyorsanız kalbiyle buğz etsin ki bu da imanın en zayıf derecesidir, kalben münker(kütülük)ten rahatsız da olmuyorsa kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur.
İnsan hakları;
Birinci kuşak, hakları olarak yaşama hakkı ve işkence görmeme hakkı, kendini güvende his etme hakkı..
İkinci kuşak, haklar olarak İfade özgürlüğü, inanç özgürlüğü ve ahlaki ve kültürel değerlerine bağlı yaşama özgürlüğü,
Üçüncü kuşak haklar ise devlet kurumlarının işlerini düzgün yapma ve vatandaşa sıkıntı vermeme hakkı, ayrımcılık yapmama hakkıdır…
Bu hakların her hangi birinden haksızlığa uğrarsak hakkımızı aramasını bilmeliyiz, ancak hakkımızı ararken ses tonumuza dikkat etmeli, gereksiz söz ve davranışlardan uzak durmalı, haklıyken haksız duruma düşmemeliyiz.
İnsanları değerlendirirken –ler, -lar kelimelerini kullanmaktan uzak durmalıyız.
Türkler şöyle,
Kürtler böyle,
Solular kötüdür,
Dindarlar yobazdır… gibi genellemeleri yapmamalıyız. Her toplumun iyisi de var, kötüsü de var.
*Farklıya karşı değil, varsa yanlışına karşı olmalıyız.
*Dillerinizin ve renklerinizin faklı olması Allahın ayetlerindendir. (Rum suresi-22) ayeti kerimesini aklımızın bir köşesinde tutmalıyız.
Hz.Ali(ra)nun manidar bir sözü var: ”Mazlum zalime destek olmasaydı, zulüm devam etmezdi” yani haksızlığa karşı sesimizi yükseltmeliyiz.
Kürtçe bir ifade var: “Dest helanîn defa bela dike(El kaldırmak belayı def ediyor)”
*Ayrıca şunu da bilelim ayrımcılık yapmak kanunen suçtur. Ayrımcılık yapanın rütbesi ve makamı ne olursa olsun cezalandırılır”
Herhangi bir haksızlık yapılınca tutanak tutmalıyız, yoksa yarın şu şöyle dedi, bu böyle dedi demekle hakkınıza ulaşamazsınız. Bir de şahitlik yapmak durumundayız, çünkü bir olayın şahidi olmazsa zalimin zulmü yanında kar kalır.
…
Son olarak mümin insanlar hapsi iyi kimselerdir, dua ederken: “ya Rebbi iyilerimizin rütbelerini yükselt, günahkarlarımıza da tövbe nasip et” diyerek sunumunu tamamladı.