Kuran-ı Kerimi hayatına en güzel uygulayan Hz. Peygamber ve ondan sonra gelen sahabeler olduğunu, sahabe devrinden sonra Peygamberimiz gibi yaşamak isteyen, o "Üsve-i Hasene, en güzel örnek" olan Allah Resulünü örnek alıp yaşamak isteyen Müslümanların, kendilerine zaman olarak en yakın gördükleri sahabeleri rol model edindiklerini, onlar gibi züht ve takva üzere yaşamaya çalıştıklarını fakat bu durumun zamanla bir ekole dönüştüğünü ve buna "Tarikat" denildiğini anlattı.

Tarikatların daha sonra çeşitli kollara ayrıldığını ve bunların içinde şeyhini uçuran, kaçıran, göklere çıkaranlar olduğunu, bunlara itibar edilmemesi gerektiğini söyleyen Yılmaz; hak olan tarikatın züht ve takva yolunu benimseyen, devleti ele geçirmek gibi bir niyet taşımayan, kimseyi ötekileştirmeyen, bütün amacı insanların gönüllerini kazanmak ve iyi bir kul olmaya çalışmak olan hizmet grupları ve gönül erleri olması gerektiğini söyledi.                                     

Tarihten de örnekler veren Yılmaz;  Maveraünnehir’den gelen Ahmet Yesevi’nin müritleri ve tasavvuf ekolü olmasaydı, Anadolu’ya gelen Alperenler olmasaydı, Balkanlara giden Sarı Saltuklar, Afrika’ya giden Şazeliler olmasaydı, oraların İslamlaştırılmalarının kolay olamayacağını söyledi.

15 Temmuz Fetö ihanetinden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, Türkiye'de varlığı tespit edilen otuz beş tarikat ve cemaatle kendisinin de içinde bulunduğu bir heyetin görüştüğünü ve yakında bununla ilgili raporun DİB tarafından kamuoyuyla paylaşılacağını da söyledi. Sorulan sorulara verilen cevaplarla program sona erdi.