Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
hilaltas
Bu haber 5213 kez okundu. | Kategori : GÜNDEM
Haberin Tarihi :   25 Ocak 2013 - 11:16

Mv.KARAAHMETOĞLU' ndan Soru Önergesi

Büyüt
Küçült
Mv.KARAAHMETOĞLU ndan Soru
Cumhuriyet Halk Partisi Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu 24 ocakta TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde

Cumhuriyet Halk Partisi Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu 24 ocakta TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde TBMM'den gizlenen sayıştay raporlarında adı geçen dini ve sosyal hizmetler vakfının diyanete bağlı olarak çaıştığına dair iddiaları ve diyanet işleri başkanının mütevelli heyetinde, başkan yardımcısı ve genel müdürün yönetimde yer almasını gündeme getirdi. Karaahmetoğlu soru önergesinde mekkede otel işletip, camilerin minarelerine baz istasyonu kurdurup para kazanan ayrıca camilerin müştemilatında bulunan market, depo gibi yerleri de kiraya vererek gelir elde eden vakfın bu gelirleri hazineden gizlemesinin nedenini ve bu paraları vakfın nerelerde kullandığını sordu. Deniz Fenerine benzer bir istismarın olduğunu belirten Karaahmetoğlu bu konunun da üzerinin örtülmesi söz konusu olacak mıdır diye sorarak herhangi bir soruşturma yürürtülüp yürütülmediğini Başbakana yönelttiği sorularla TBMM gündemine taşıdı.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Selahattin Karaahmetoğlu
Giresun Milletvekili

TBMM’ye sunulmayan Sayıştay raporlarında adı geçen, Dini ve Sosyal Hizmetler vakfının, Diyanete bağlı olarak çalıştığı, kazancından hazineye herhangi bir kaynak aktarmadığı, mütevelli heyetinde Diyanet İşleri Başkanının, yönetiminde ise yine diyanet bürokratlarının bulunduğu iddiaları basında yer almıştır. Bu hususta:

1. Adı geçen vakfın Diyanet İşlerine bağlı olduğu doğru mudur?

2.Mütevelli heyetinde Diyanet İşleri Başkanının bulunduğunu yine başkan yardımcısı ve genel müdürler ininde yönetiminde yer aldıkları iddiası gerçek midir?

3.Mekke de otel işleten bu vakfın, 673 caminin minaresine baz istasyonu kurdurmuş, hazine arazilerine inşa edilen camilerimizin müştemilatında bulunan dükkan, market, depo gibi yerleri kiraya vererek de ayrıca gelir sağladığı iddiaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

4. Vakfın bu tür faaliyetlerinden hazineye gelir aktarmadığı doğru ise, vakfın gelirlerini nerede ve ne şekilde kullandığını açıklar mısınız?

5.Deniz Feneri yoluyla halkımızın dini duygularının istismarına benzer nitelikteki bu olayın üzerinin örtülmesi söz konusu mudur? Bakanlığınız bu iddiaları araştıracak mıdır? Devletin bir kurumunun en üst yöneticilerinin böyle bir suiistimale ortak oldukları doğru mudur? Bu hususta herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?

ARAŞTIRMA ÖNERGESİ - DENİZLERİMİZDE ARTAN KİRLİLİĞİN TÜKETTİĞİMİZ BALIKLARDAN KANSEROJEN MADDELERLE İNSAN SAĞLIĞINA VE BALIK ÇEŞİTLİLİĞİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve  Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu 23 ocakta TBMM Başkanlığına  24 CHP milletvekilinin imzasıyla verdiği meclis araştırma önergesinde denizlerimizde artan kirliliğin tükettiğimiz balık çeşitliliğinin azalmasına, taşıdıkları ağır metaller ve kanserojen maddelerin tüketicilerin sağlığına olumsuz etkilerinin araştırılması için  Meclis Araştırması açılmasını istedi.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Denizlerimizde artan kirliliğin tükettiğimiz balık çeşitliliğinin azalmasına, taşıdıkları ağır metaller ve kanserojen maddelerin tüketicilerin sağlığına olumsuz etkilerinin araştırılarak, bunun için yapılacak yasal düzenlemeler dâhil olmak üzere, alınacak önlemlerin tespiti için Anayasanın 98’inci İç tüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

Mustafa Sezgin TANRIKULU                                               Selahattin KARAAHMETOĞLU
İstanbul Milletvekili                                                               Giresun Milletvekili

GEREKÇE

Ülkemiz, üç tarafı denizlerle çevrili olmasının yanı sıra, sayısız iç su kaynaklarına sahip olup, toplam su ürünleri üretimi bakımından,  dünya su ürünleri üretim sıralamasında orta sıralarda yer almaktadır. Deniz ve iç sularımızda canlı yaşamın sayıca ve türce giderek azalması, kirliliğin, yanlış yapılaşmanın, aşırı avlanmanın, yanlış teknoloji kullanmanın yarattığı bir felaket olarak değerlendirilebilir.

İnsanoğlu karada yaşadığı için atıklar da karada üretilmektedir. Bu da çevre sorunlarının çöplerin yayılması, ormanların azalması, yeşil alanların yok olması olarak algılanmasına neden olmakta ve çevreci hareketler de bu nedenle çoğu zaman “yeşil”i konu etmektedir. Hal bu ki dünyamızın üçte ikisini kaplayan, en önemli protein kaynağı olan deniz ürünlerinin yatağı ‘mavi’ denizlerimiz de en az ‘yeşil’ çevre kadar kirletilmekte olup, en az ‘yeşil’ doğa kadar tehdit altında” bulunmaktadır. Belli bir sistem içinde yerleşmiş toplumlar,' üretim teknolojisi sonucu ekolojik dengeyi tahrip etmekte, kısa dönemde geçimlerini sağlama endişesi içinde, uzun dönemin birçok imkânlarını yok etmektedir. Deniz ve iç sularımız yanlış yapılaşma, endüstriyel, evsel, komşu ülke akarsuların taşıdıkları atıklarla ve yaşanan kazalarla sürekli kirlenmektedir. Denizlerimizin kirlenmesinde özellikle komşu ülkelerin ihmallerinin olduğu muhakkaktır. 17 ülkede yaşayan 160 milyon insanın katkısıyla yok edilmeye çalışılan Karadeniz’in bu haliyle Marmara ve Ege için de ciddi bir kirlilik kaynağı haline geldiğini belirtmemiz gerekmektedir. Denizlerimiz % 80 oranında karadan ve insan eliyle kirletilmektedir. Evde, ofiste, hastanede, fabrikada kanalizasyona giden her şey denize akmakta, tarlada, bahçede, sokaktaki her şey sonunda denize ulaşmaktadır. Karasal kirliliğin üç temel kaynağının sanayi tesisleri, turistik işletmeler ve belediyeler olduğu belirtilmektedir. Sanayide kullanılan suyun yüzde 81’i; organize sanayi bölgelerinde yılda 40 milyon metreküp tehlikeli atık suyun arıtılmadan doğaya bırakıldığı belirtilmektedir. Turistik işletmelerin çoğunun arıtma tesisi bulunmadığı ve belediyelerin % 86’sının arıtma tesisinin olmadığı iddia edilirken, 804 belediyenin kanalizasyon şebekesinin olmadığı,  1.257 kıyı belediyesinin sadece 124’ünde arıtma tesisi bulunduğu, bunun yanında 1.133 kıyı belediyesinin kirli sularını arıtmadan denize boşalttığı yine kıyı belediyelerin % 32’sinin kanalizasyon şebekesi dahi olmadığı görülmekte bu da giderek artan bir sorunu gözler önüne sermektedir. İstanbul başta olmak üzere yılda 1 milyar metreküp atık suyun arıtmadan denize boşaltıldığı belirtilmektedir. İstanbul da her gün yaklaşık 2,5 milyon metreküp atık suyun sadece % 16 sının arıtılarak denize bırakıldığını düşünürsek deniz canlılarının bu kirlenmeden nasıl etkilendiklerini hesaplayabiliriz. Karadeniz’de 26 balığın nesli tükendiği,  Marmara’da 143 balık türünün yok olduğu konunun uzmanları tarafından belirtilmektedir. Ege ve Akdeniz’deki balık varlığı da hızla azalmaktadır. Başta Karadeniz ve Marmara olmak üzere bu hususta acil önlem almak gerekmektedir.Kirliliğin en yoğun olduğu sucul kaynaklar, gelecekteki gıda deposu olma özelliğini hızla yitirmektedir. Bu kirlilik, besin zinciri boyunca giderek artmakta ve sonuçta tüm canlı sistemler bu kirlenmeden payına düşeni almaktadır.

Son zamanlarda yapılan kimi araştırmalar denizlerimizde meydana gelen kirliliğin balıklara geçmesi neticesinde bunu tüketen insanların kanser tehdidi altında olduklarını göstermektedir. Marmara Denizi'nde tutulan balıkların içinde kanser yapan maddelere rastlandığı konusu kamuoyunun gündemine gelmiştir. Balıklarda kanserojen ağır metal tespit edildiği, çöplerin ve zehirli atıkların karıştığı deniz suyunda biriken ağır metallerin önce balıklara, daha sonra bunu tüketen insanlara geçtiği vurgulanmaktadır.
Besin değeri çok yüksek olan ve doktorlar tarafından haftada en az bir öğün tüketilmesi önerilen balıkların artık sağlık için ayrıca bir tehdit olabileceği konuşulmaktadır. Kirlenmenin önlenmesi için Ulusal ve uluslararası mevzuatta birçok yasanın bulunmasına rağmen, bu yasaları uygulamada zorluk çekildiği bilinmektedir. Denizlerimizin ve kıyılarımızın temiz kalması, temiz denizlerimizin gelecek nesillerin ekonomisine, sağlığına ve refahına katkı sağlaması için mücadele etmek ve yeterli tedbirleri almak gerekmektedir. Çeşitli yollardan meydana gelen deniz kirliliği, toplumların korunması ve insanlığın geleceği bakımından büyük önem arz etmektedir. Denizlerimizde artan kirliliğin tükettiğimiz balık çeşitliliğinin azalmasına, taşıdıkları ağır metaller ve kanserojen maddelerin tüketicilerin sağlığına olumsuz etkilerinin araştırılarak, alınacak önlemlerin tespiti için bir meclis araştırması açılması gerekmektedir.

 
 

Sayfayı Yazdır
Print Friendly / PDF
Sosyal Paylaşım
Google
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
DİĞER HABERLER
Bulancak Ajans
Son Yorumlar
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.
1. LİG PUAN DURUMU
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber | https://aydindere.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024
Her hakkı saklıdır. Aydindere.com kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Haberlere yazılan yorumlardan kullanıcılar, köşe yazılarından ise yazarları sorumludur. Copyright © 2009 Sosyal Medya Uzmanı Gazeteler sanalbasin.com üyesidir