Yazarlarımızdan Eyüphan Kaya bu haftaki söyleşisini Diyarbakır İmam-Hatip mezunları ve mensupları derneği Av. Siracettin Öztoprak’la yaptı. İşte hikmet dolu o röportaj.
Röportaj: Eyüphan Kaya
Kaya: Üstadım kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Öztoprak: 1949 Diyarbakır doğumluyum, Süleyman Nazif ilkokulunu okuduktan sora Diyarbakır İmam-Hatip lisesine kaydım yapıldı, daha ilk okul ikinci üçüncü sınıfındayken İmam Hatip okuluna gideceğimi biliyordum, 5 yaşından beri üstadım babamdı, vefatına kadar da 51 yıl bana hocalığı devam etti.
İmam-Hatip lisesini 1969 yılında bitirdikten sonra İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü kazandım, yazılı sınavdan sonra 600 kişi mülakata çağrıldık 150 kişi kazandık, ilk 35’e girdiğim için yatılıyı kalabildim.
Bu ara normal lisenin de fark derslerini verdim ve aynı zamanda hukuk fakültesini de kazandım. İki okulu bir arada okumak çok zor değildi, ama gidiş geliş epey sıkıntılıydı, iki otobüs bir de vapur yolcuğunu yaparak okuldan okula gidiyordum.
Yüksek İslam enstitüsünü bitirdikten sonra Diyarbakır İmam-hatip lisesine meslek dersleri öğretmeni olarak tayınım yapıldı.
Daha sonra hukuk fakültesini de bitirdim uzun zaman hem öğretmenlik hem avukatlığı bir arada yaptım.
21 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra emekli oldum. Avukatlık mesleğini de 30 yıl kadar yaptım.
Bir süre bir yüksek okulda İnsan Hakları ve Ceza Hukukunda ders verdim.
Bir ara acaba hayırlı bir işte faal olabilir miyim diye düşündüm ve bazı arkadaşlarla istişare ettik Diyarbakır İmam-Hatip mezunları ve mensupları derneğini 2007 yılında kurduk, o günden bu güne bu derneğimizin yönetiminde hizmet ediyorum.
Kaya: Derneğimizin faaliyetlerini anlatır mısınız?
Öztoprak: İmam-Hatip öğrencilerinden öncelikli olarak yetim, öksüz, fakir ama derslerinde umut vadeden öğrencilerimize derneğin imkanları ölçüsünde burs vermek, Mesleki derslerde ihtiyacı olan öğrencilerimize kurs açmak, bir takım ayni yardımlarda bulunmak ve değerler eğitimi çerçevesinde öğrencilerimizi aydınlatmak. Derneğimizin kuruluş amacı budur.
Başta üç okulumuz vardı işimiz kolaydı şimdi okullarımız arttı ve yükümüz de arttı. Dernek üyelerimizin himmet ve yardımıyla bazı duyarlı kimselerin katkılarıyla burs verdiğimiz öğrencilerimiz de arttı.
10-15 kişi ile başladık birkaç yıldır her yıl 100 kişiden fazla öğrencilerimize burs veriyoruz. Mesela geçen sene 140, be sene 120 öğrenciye burs veriyoruz.
Hizmet verdiğimin bu dairenin mülkünü duyarlı ve imkanı elverişli üyelerimizin katkılarıyla aldık, ayrıca Vakıflar Bölge Müdürlüğünden ulu cami civarında 500 liraya kiraladığımız 500 lira da diğer giderlerinin olduğu bir yerimiz daha var. Orada da 80 kadar öğrencilerimiz Kur’an Kursuna geliyor, zaman içinde orada hayırlı faaliyetlerimiz olacak.
Her ayın 15’inden sonra Cumartesi kız, Pazar günü de erkek olmak üzere burs verdiğimiz öğrencilerimize ahlaki değer ve çalışmaya yönelik motivasyon sohbetlerimiz oluyor.
Ayrıca ayni yardımlarımız da paylaşmaya değer. Son 3-4 yıl içerisinde 3000’e aşkın ya öğrencilerimizi ya da anne babasını tepeden tırnağa giydirdik. 400 palto ve mont dermeğimizin aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine bu sene dağıtıldı, ayrıca 600 kadar bayan mantosu öğrencilerimize ya da annelerine verdik.
Kıratı aşere dersleri de derneğimizde veriliyor. Yine bu sene imam hatip okullarının 104. Yılını yad ettik ve 1800 kişilik belediyenin kültür ve kongre salonumuzda hoş bir etkinlik oldu Büyükşehir belediyemizin verdiği 90 tane bisiklet öğrencilerimize verdik.
Kırtasiye yardımlarımız oluyor.
Yakında Siyerünnebi yarışmamız olacak, 45 bin kitap parasız olarak dağıtıldı. Bu yarışmada Milli Eğitim, Memur-Sen ve İl Müftülüğümüzün katılımı ile dört paydaşın katkılarıyla olacak.
Yarışmaya girenlerden 571 tanesine ödül verilecek. Birinci ikici öğrencilerine ömre ödülü ve laptoplar verilecek üç tanesi orta kısmından üç tanesi lise kısmından 6 kişi de bu şekilde ödüllendirilecek.
Kaya: İmam hatip öğretmenlerimize yönelik bir farkındalık oluşturmak için bir çalışmanız olabilir mi? Sanki orada bir sıkıntı var ne dersiniz?
Öztorak: Haklısınız, önemli bir soru, biz de bunun farkındayız, kiraladığımız ikinci yeri bu amaçla kullanmaya çalışacağız.
Merkezdeki İmam-Hatip öğretmenlerimizden başlayarak hem mesleki açıdan, hem nesil yetiştirme derdini onlarla paylaşma bakımından bir araya gelmeyi düşünüyoruz.
Kaliteli bir eserin meydana gelmesi için iki önemli şeye ihtiyaç var; kaliteli sanatkar ve elverişli ham madde.
Eğitimde malum sanatkar öğretmendir, ham medde de öğrencidir.
Eğer nitelikli bir nesil yetiştirme derdi olan öğretmenlerimize bir şeyler öğrenme derdi olan öğrenciler verirseniz inşallah beklen neslin yetişmesi kolay olur.
Ayrıca kaliteli, gönüllü üyelerinizi de okullarımıza göndermeyi düşünüyoruz. Tecrübelerini paylaşmalarında fayda mülahaza ediyorum.
Kaya: Burs almaya gelen öğrencilerinizden ilginç, paylaşmaya değer bir kaç örnek paylaşır mısınız? Belki bu şekilde okuyucularımızın dikkatini çekmiş olursunuz.
Öztoprak: Doğrusu buraya burs almaya gelen birçok çoğunun kendine özgü paylaşmaya değer hikayesi var. Çünkü buraya gelen öğrenciler yetimdir, özsüzdür, fakirdirler.
Biz okullara öğrenci sayısına ve okulun bulunduğu semte göre kontenjan veriyoruz, okul bize isim gönderir öğrenciden aile tablosunu alırız, duruma göre burs verebileceğimiz öğrencileri belirleriz.
Bir ara Ekim ayı bir genç derneğe geldi, burs talebinde bulundu, ben de dedim ki
-Evladım biz okullardan Eylül ayı itibariyle liste istiyoruz, senin haberin olmadı mı?
Genç dedi ki,
-Ben iki yıl önce okuldan mezun oldum, okulla irtibatım yok.
-Ne iş yapıyorsun? dedim
-Amelelik yapıyorum dedi.
Üstüne başına baktım Ekim ayı, soğuk bir gün, üstünde ceket yok, kirden siyah görünen geçmişi beyaz bir gülmek ve ayağında terlik ama çorabı da yoktu.
Dedim ki evladım bana telefonunu ver, burs bulup bulmadığımızı iletmek için seni arayabileyim, bana dedi ki, hocam ben sana ne anlattım? ne telefonu efendim, telefon yok ki, ben o zaman ulaşabileceğim bir telefon ver dedim ve komşusunun telefonunu verdi.
Ben dedim ki bak burs bulunsun bulunmasın muhakkak senin okuman lazım ulu caminin kapısında mendil de açsan muhakkak okuman lazım ama gelecek yıl söz bursunu alacaksın.
Çocuk Allah’a ısmarladık derken dedi ki, hocam bu nasırlı eller okumanın önemini çok anlamış.
Sonra Zülfikar Anık abimizi aradım, dedi Ankara’dayım yarın görüşebiliriz, o gece uykum gelmedi ben çocuğu aradım ve dedim ki yarın sen bursunu alacaksın,
Sonra Zufikar Anık abımıze gittik, bir burs yerine üç burs verdi. Arkadaşlar dediler artık öğrenciyi arayabilirsin ben dedim ki ben akşam aramıştım zaten.
O öğrencimiz iki yıl sonra Eylül ayında derneğe geldi, ben dedim ki, yavrum burslar Ekim’de veriliyor niye erken geldiniz? Dedi ki hocam ben Kur’an Kurs öğretmeni oldum, bursumu başka muhtaç bir kardeşimize verin ben üye olmaya geldim, üye oldu ve üç aylık aidatını da peşin verdi o zaman aidatlar 15 liraydı 45 lirasını verdi.
Elhemdulillah o nasırlı eller artık kalem tutar hale gelmişti.
Bir de bir kız öğrencimizin hikayesini paylaşayım.
Bir gün kışın ortalarındayız, iki kız öğrenci derneğe geldiler, biri diğerine tercümanlık yapıyor. Dedi ki, hocam derneğiniz kimi öğrencilere burs veriyor, bu arkadaşım onlardan hem daha çalışkan hem de daha fakir, buna burs verebilir misiniz?
Bu arkadaşımın hem annesi hem babası yok, teyzesinin yanında kalıyor.
Meğerse sene başında utangaç oluşundan dolayı kendini ifade edememiş zaten o gün de kendisi konuşmuyordu, arkadaşı onun haline tercüman oluyordu.
Dedim ki peki okul harçlığını kim veriyor? yine arkadaşı dedi ki, Cumartesi Pazar evlere gündelik temizliğe gidiyor, bize de geliyor. Düşünebiliyor musunuz? hem sınıf arkadaşının evine temizliğe gidiyor, hem de okulda aynı sınıfı paylaşıyor, ne kadar zor değil mi?
O kızımıza burs verdik, İmam-Hatibi bitirdi, İlahiyatı okudu orda da bursu devam etti ve şu anda öğretmen olmuş, kedisi burs veriyor elhemdulillah.
Kaya: Emekli olmuş, zamanı elverişli, varlıklı olan insanlara teşvik anlamında söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Öztürlak: Meşhur bir ifadedir, bilinen bir söz var, ama güzel şeylerin tekrarı da güzeldir. “Bir varlık acı hissediyorsa o canlıdır, eğer bir başkasının acısını his ediyorsa işte o insandır.”
İnsan olmak en çok Müslüman’a yakışır. Malum kamil insan olmak her insanın hedefi olmalıdır.
Kamil insan, hem Halık’a hem mahluka faydalı olandır. Kur’anı Kerim’de Namazdan sonra Zekat gelir, biri Allah’a ibadet diğeri mahluka faydalı olmaktır.
Şeyh Sadi Şirazi diyor ki, insanın şerefi mertliğiyledir, kerameti de bol secdeler ile olur.
Allah’a kulluğu eksik olan, mahluka faydası eksik olan o kadar eksiktir. İmkanları elverişli kardeşlerimizin imkanları kısıtlı kardeşlerimize yardım eli uzatmaları lazım, Mal emanettir eğer katkıda bulunmuyorsa emanete hıyanet ediyor demektir.
Kısaca bu kadarını paylaşayım.
Kaya: Bize zaman ayırdığınız için güncel gazetesi adına teşekkür ederim.
Öztoprak: Derneğimizi tanıtma imkanı verdiğiniz için ben teşekkür ederim.
