Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
hilaltas
Bu haber 9387 kez okundu. | Kategori : Siyaset
Haberin Tarihi :   29 Mayıs 2010 - 10:31

GİRESUN MİLLETVEKİLİ EŞREF KARAİBRAHİM FINDIĞI MECLİSE TASIDI

Büyüt
Küçült
GİRESUN MİLLETVEKİLİ EŞREF KARAİBRAHİM FINDIĞI MECLİSE
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

GİRESUN MİLLETVEKİLİ EŞREF KARAİBRAHİM’İN 27.05.2010 TARİHİNDE TBMM GENEL KURULUNDA CHP GRUBU ADINA YAPMIŞ OLDUĞU KONUŞMA

     Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ile Bazı  Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi bir ay önce, Giresun'da bir bombalı saldırıda bir askerimiz şehit olmuştu. Üç gün önce de şehrimizin merkezinde, belediye sınırları içinde bir polis otosuna silahlı saldırı oldu. Burası, saldırının olduğu yer, halkın en çok yoğun olduğu, günde binlerce aracın geçtiği bir yerdir. Bunu, düşündürücü bir terör olayıdır diye düşünüyor, sözlerime başlıyorum.

Sayın milletvekilleri, kooperatifçilik, bugün için, ülkemiz açısından daha da bir önem arz etmektedir. Kooperatifçilik anlayışı, dil, inanç ve etnik ayrım gözetmeksizin birlikte sorun çözme yaklaşımıdır. Bu nedenle, demokrasimizi geliştirmek yönünden de kooperatifler önemli bir araçtır. Kooperatifler ayrıca, kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından da, gelir dağılımının iyileşmesi açısından da önemli bir araçtır.

Ülkemizde kamu kurumu gibi faaliyet gösteren tarım satış ve tarım kredi kooperatifleri ile sık sık başarısızlıkla gündeme gelen, üst kuruluşlara bağlı olmayan, denetimden uzak kalan konut yapı kooperatifleri, kooperatifçiliğin görülen yüzü olmuşlardır.

Kamu yönetimi açısından bakıldığında, kooperatiflerden sorumlu birden fazla kamu kuruluşu olması nedeniyle kooperatifçilik uygulamalarında farklılıklar ve koordinasyon eksikliği dikkat çekmektedir. Bu sebeple de acil olduğunda ittifak edilen adımlar dahi atılamamaktadır. Eğitim, tanıtma, araştırma, denetim ve hukuki altyapı oluşturma görevlerini yüklenmiş olan kamu kuruluşları uygun ve yeterli biçimde teşkilatlanmadığı için, kooperatifçilik sorunlarıyla ilgili çözümler üretilememekte ve günün koşullarına uygun politikalar oluşturulmamaktadır.

2008 yılı  ortalarından bu yana Sanayi ve Ticaret Bakanlığında kooperatifçilik belgesi hazırlanmış ve sonuçta Kooperatifçilik Eylem Planı metni ortaya çıkmıştır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının web sitesinde de yayınlanan, kooperatifçilikle ilgili sorunların belirlenmesi ve çözüm yollarının üretilmesini amaçlayan bu çalışma, bu metinle boşa çıkarılmıştır. Uluslararası örgütler, kurumlar açısından kooperatiflerin önemi artmakta ve hatta Birleşmiş Milletler 2012 yılını "Dünya Kooperatifler Yılı" ilan etmiştir.

Hazırlanan bu eylem planında yer alan ifadeler dikkat alınması gereken ifadelerdir. Kooperatifçilik Eylem Planı'ndaki ifadeleri size özetlemek istiyorum: Kooperatifçilik konusunda ülkemizde yapılan birçok inceleme ve araştırmada kooperatifçiliğin önemli sorunlarının başında dağınık yasal düzenlemelerin geldiği, kooperatifçiliği düzenleyen yasaların yetersiz ve karışık olduğu, kooperatif ilkeleri ile temel değerlerini de yeterince kapsamadığı ifade edilmektedir. Kooperatifçilik alanının tek bir çerçeve kanun ile düzenlenmesi gereğine işaret eden bu bakış açısı mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak, bu konunun mevzuatının uygulanması için de değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.  

Ülkemizde kooperatiflerin iki ayrı bakanlığın görev alanında bulunuyor olması, bakanlıkların hazırladıkları ana sözleşmelerde, uygulamalarda ve denetimlerde farklılıklara yol açmakta, daha çok kooperatif türlerine göre bir yaklaşım geliştirilmektedir ve ortak bir uygulama alanı oluşturulamamaktadır. Bu eylem planında bahsedilen bu durum 1163 sayılı Yasa'da değişiklik yapılarak Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlanarak biçimsel anlamda çözümlenmiş görünmekte, fakat yeni düzenleme ile üçüncü bir bakanlık görevlendirerek yeni sıkıntılar ortaya çıkarılmaktadır. Fakat yasalar kadar uygulanması aşamaları da önemlidir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca uzun süre uygulamada sorunlar yaşanacağı kanaatindeyiz. Ayrıca, sorunların kooperatiflerden kaynaklandığı ön yargısından da kurtularak bu konuda ilgili tüm kurumların üzerine düşen görevleri yerine getirmesinin sorunların çözümünde daha çok önem arz etmektedir. Örneğin, yapı yapılmak istenen arazinin imar planından yapı izin belgesine, teknik denetim kısmından proje, mühendislik kısmına ve yapı kullanım izin belgesine kadar kooperatiflerin dışında kurum ve süreçleri içerdiğini görmekteyiz. Bu nedenle diğer kurumların üzerine büyük görevler düştüğünü görmekteyiz.

Kanunun 3'üncü  maddesindeki düzenlemeyle "kooperatif denetmenliği" diye yeni bir denetim elemanı tanımlanmıştır. "Kontrolörlerin ve denetmenlerin seçilme ve çalışma şekli ile görev ve yetkileri yönetmelikle tespit olunur." denmektedir. Böyle bir unvanın kadro cetvelinde yeri ne olacaktır, bu denetmenler hangi derecede işe başlayacak, bu kadroda kaç eleman istihdam edilecektir bilinmiyor. Komisyon çalışmalarında Sayın Bakanın açıklaması, mevcut personelin kısa bir sürede eğitimden geçirilerek bu amaçla kullanılacağı şeklinde olmuştur.

Sayın milletvekilleri, denetim elemanları, zor yetişen, çok yönlü, hukuk, muhasebe, kamu yönetimi gibi bilgiye sahip olan insanlardır. Denetim elamanlarını  basite almak onarılması zor hukuki sorunlar ve mağduriyetler doğurur.

Kamunun istihdam ettiği denetim elemanlarının sayısını artırmakla denetim sorunlarının çözülmediğini yıllardır gözlüyoruz. Sürekli geçici, etkinliği olmayan tedbirler alınmakta. Bu da onlardan biridir.

Denetim sorununun çözümü, kooperatiflerin üst kuruluşları ile devletin sorumluluk paylaşarak öz denetim mekanizmasını güçlendirme ve kurumlaştırmaktan geçmektedir. Bunun ilk adımı, Almanya'da olduğu gibi üst örgütlenmeyi zorunlu hâle getirmektir. Bugün ülkemizde kooperatiflerin üst kuruluşlara katılma oranı yüzde 25'tir. Bu düşük örgütlenme oranının kaynağında önemli ölçüde denetimden kaçmak vardır.

Bu kanun ile yeni ihdas edilmek istenen kooperatif denetmenliği görevi ancak kooperatif mevzuatı ile ilgili konularda belli bir süre çalışmış olan ve bu amaçla belli bir hizmet içi eğitim geçirmiş olan memurların ön inceleme çalışması ile sınırlı olarak verilebilir. Aslında bu kanun, Bayındırlık Bakanlığının içi boşaltıldığından dolayı Bayındırlık Bakanlığına yeni bir görev üstlenmesidir diye düşünüyorum.

Tabii, Tarım Bakanı dün bir soruma… Biraz da ben kendi kooperatifimden bahsedeyim, FİSKOBİRLİK'ten bahsetmek istiyorum. Dün Tarım Bakanımız FİSKOBİRLİK'in her sene zarar ettiğini söylemişti, Bakan burada yok ama ona bir açıklama yapmak istiyorum. 1964 yılı ile 2001 yılı arasında FİSKOBİRLİK'in -o zaman hazine adına alım yapıyordu FİSKOBİRLİK bildiğiniz gibi- sadece zararı 1,2 milyar dolardır. Sadece TMO'nun iki yıldaki zararı 1,5 milyar dolardır. Bunu bilgilerinize sunmak istiyorum.

Bir de şunu da açıklamak istiyorum: FİSKOBİRLİK bugün zor bir durumdadır ama "Fındık serbest piyasaya bırakıldı." diye övünüyor arkadaşlarımız, Tarım Bakanımız. Hangi serbest piyasaya bırakıldığını da sormak istiyorum. Nerede serbest piyasa? FİSKOBİRLİK devreden çıkarıldı, TMO çekildi, "Serbest piyasa."

Peki, fındığın borsası var mı? Yok. Lisanslı depoculuğu var mı? Yok. Peki, biz ürettiğimiz fındığı pazara çok miktarda indirdiğimizde tüccarlar ne diyecek bize? "Alın size fazla, fazla para veriyorum." der mi? Demez. Peki, fındığın Avrupa'da alıcısı kaç tane? Belli şirketler. Türkiye'de kaç tane? O da belli, belli tüccarlar fiyatları belirleyecek, fındık da acil olarak pazara indiğine göre ucuz fiyattan fındık kapatılacaktır diye düşünüyoruz; düşünmüyoruz, bunun böyle olacağını tahmin ediyoruz.

Bir de, bildiğiniz gibi, 750 metrenin üzerindeki -Bakan dün açıkladı diye açıklıyorum, tabii söz hakkımız olmadı, Bakan açıkladı ve gitti- fındıkların sökümü hâlinde ödenecek paralar ilk sene üç yüz, sonra yüz elli, yüz elliydi. Bu sene itibarıyla yani bu üç yüzün alınacağı sene itibarıyla şu ana kadar hiçbir müracaat olmamıştır. Yani ilk üç yüz gitmiştir, sonra yüz elli, yüz elli kalmıştır. Bakanlığın neye göre bu fiyatı belirlediğini de bilmek istiyorum. Çünkü bu fiyatlarla hiç kimse fındık bahçesini sökmez, sökse zarar eder çünkü sökme için bile bu paranın yeterli olmadığını düşünüyorum. Benim için, bizim için, Giresun için, fındık bölgesi için -tabii sadece Giresun için değil, fındık bölgesi Karadeniz'deki tüm iller için söylüyorum- FİSKOBİRLİK olmazsa olmazımız diyorum. Kooperatif olmadan, fındıkta üretici örgütlü olmadan hiç fındığın bir değerinin olmayacağını, bunu herkesin bilmesini istiyorum.

Bir de fındık  üreticileri olarak şunu önemle İktidardan rica ediyoruz: Dönüm başına teşvik var biliyorsunuz, o fındık toplama mevsiminden önce ödenirse biz de sıkıntılarımızı o paralarla çözeriz.

Evet, beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. 



Sayfayı Yazdır
Print Friendly / PDF
Sosyal Paylaşım
Google
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
DİĞER HABERLER
Bulancak Ajans
Son Yorumlar
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.
1. LİG PUAN DURUMU
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber | https://aydindere.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024
Her hakkı saklıdır. Aydindere.com kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Haberlere yazılan yorumlardan kullanıcılar, köşe yazılarından ise yazarları sorumludur. Copyright © 2009 Sosyal Medya Uzmanı Gazeteler sanalbasin.com üyesidir